Avrasya İttifakı

    Avrasya; Eski kıt'aların buluşma noktası, medeniyetlerin kucağı ve   kaçınılmaz olarak bilinen tarih boyunca çatışmanın anavatanı olan yaşlı topraklar. İlk devirlerden beri büyük devletlerin vücuda geldiği bu  dev toprak parçası bugün de içten içe kaynıyor ve istikbalini arıyor. Bu yazımda, türk dış politikası gözünden avrasya tahlili yapacağım.
       Son günlerde yaşanan gelişmeler nihayet AB ile Türkiye arasında bir kırılma inkişaf edeceğini gösteriyor. Hassaten son 15 yılda Batı ile yakın seyreden  iç ve dış siyâset dinamikleri hükûmetin farklı arayışlar içine girmesiyle son bulacak gibi. Aslında çok daha önce, kemalist stk ve düşünürler, özellikle dış politikada rusya ve iran ile yakın ilişkiler kuran bir devlet aklı öneriyorlardı. Suriye krizi'nin başından beri hükûmete getirilen eleştiri bu minvalde değerlendirilebilir. Esas olarak, suriye mes'elesi'nde ak parti'nin kurguladığı ve işlettiği dış politika iflas etmiştir, hattâ bu iflas Astana Görüşmeleri ile resmiyet kazanmıştır. Arap Baharı denen yapay halk hareketleri ile komşumuz suriye dahil pek çok arap ülkesinin kargaşaya ve gericiliğe teslimine göz yumulmuş hatta destek olunmuştur.
      Komşumuz olan ve ilişkilerimizi son yıllarda düzelttiğimiz Suriye'nin içişlerine 2010 arap baharı ile bitlikte karışmamız ve iş savaşı harlamamız bugün ülkemizi de çok zor duruma sokmuş salt 5 yılda 4 milyona yakın suriyeli sığınmacı ülkemizde yaşamaya başlamıştır ki, bu nüfus yunanistan'ın nüfusunun yaklaşık yüzde 40'ı kadar bir nüfustur. Daha da kötüsü hükûmetin bu yabancı nüfusa dair bir planı da yoktur. doğum oranları korkutucu boyutlara ulaşmış olup suriyeliler için de  sıkıntılı olaylar gerçekleşmektedir. sokaklarda, trafik ışıklarında küçücük suriyeli çocuklar görülmektedir. uzun lafın kısası Batı'nın desteklediği bu suni ayaklanma en çok suriyeli kardeşlerimizi vurmuştur. bunlara ek olarak türkiye'miz de büyük zarar görmüş, sınır güvenliği yok olmuş ve hemen karşısında ışid ve pkk topraklar kazanmaya başlamıştır. 2015-2016 arasında güvensiz sınırlarımızdan geçen cani teröristler binlerce vatandaşımızın şehit olduğu saldırılar düzenlemiştir. Daha da fenası komşularla sıfır sorun denerek başlanan stratejik derinlik temalı dış politika çevremizde tek dost bırakmamış ve sınır güvenliğimizi de baltalamıştır. Tüm bunlar yetmezmiş gibi devlet kurumlarında yapılanan ve özellikle 2002-2013 arası çok güçlenen paralel devlet yapılanması'nın dış politikada da Türkiye'nin aleyhine olacak şekilde batı yanlısı bir yol izlemesi( rus uçağını düşüren pilotların fetöcü olduğu iddiası ve tutuklandılar haberi) Türkiye'nin elini kolunu bağladı ve dahi rusya ile savaşa yaklaştırdı.
         Neyse ki, mayıs 2016'da rusya'dan en üst düzeyde özür dilenmesi ile türkiye avrasya ittifakı yolunda önemli bir adım attı. Tedricen rus-türk ilişkileri iyileşme sürecine girmiş oldu. bu gecikmeli restorasyon süreci ile suriye krizi de çözümsüzlük batağından çıkmış oldu. (astana süreci) Tâ en başından beri Türkiye, Avrasya eksenli hareket etmeliydi.  Rusya, iran ve suriye 3'lüsü ile sınır komşusu olmakla birlikte tarihi birlikteliğimiz de vardır. Rusya ile de sınır komşusu sayılırız zira hem tartus limanı'nda büyük bir üsleri var hem de Ermenistan ve İran'da. Tüm bu parametreler hükûmetin Batı bloku ile aynı yolda yürüyemeyeceğini gösteriyor.  İstisnasız türkiye aleyhinde faaliyet yürüten tüm terör örgütleri batı tarafından finanse ediliyor.  Işid ve pkk'nın alan ve insan gücü kazanmaları kimin sayesinde olmuştur? tabii ki abd, israil ve ab.
      Ezcümle; ak parti dış politikadaki görüşünü değiştirmeli, mezhebi ve dini eğilimlerden bağımsız bir hariciye siyaset belirlemeli. ortadoğu gibi kaynayan kazanda türkiye'nin tek şansı komşularıyla birlik olmak.

   
   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müzelerimiz ve biz